Müstakil İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) kurucusu olan Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar seçimlerin hemen ardından Erzurum’a geldi. Türkiye’nin kış sporları merkezi olan şehirde bir takım incelemelerde bulunan ve eksikleri yerinde tespit eden Başkan Yarar ile projeleri hakkında konuştuk. Erzurum ve tüm Doğu illerini içine alacağı dev projenin detaylarını hafta sonu yapılacak olan çalıştaya saklayan Erol Yarar, Federasyonun yol haritasını anlattı. Biz sorduk, çiçeği burnunda Federasyon Başkanı Erol Yarar cevapladı.
Sizinle en son görüştüğümüzde Türkiye Kayak Federasyon Başkanlığı’na adaydınız. Bugün artık başkansınız, yani icranın başına geldiniz. İlk icraatınız ne olacak, önünüzde planladığınız bir takvim var mı?
Elbette var, ben bu görevi kabul ederken asla amacım, ismiminönüne bir unvan daha koydurmak değildi. İhtiyaç da yok buna. Biz bir şeyleri değiştirmek ve kayak sporunu başarılı hale getirip Türkiye’yi bu konuda söz sahibi ülkeler arasında sokmak için yola çıktık. Seçim döneminde kimseyi karalamadan bu projelerimden hep bahsettim. İşin başına geçtikten hemen sonra önceliği federasyona bağlı olarak çalışan kulüplerimize verdik. Zira onların sorunlarını iyi biliyorduk. Bugüne kadar yüzlerce sporcu yetiştirip, neden başarılı olamadığımızı irdelemek için bu kulüplerimize eğilmemiz gerektiğini biliyoruz. Sorunları tespit edip işe önce oralardan başlıyoruz. Hepsine bir standart getireceğiz. Tüm bunları bir arada görmek, sorunları bizzat kulüp başkanlarından dinlemek ve yol haritamızı açıklamak için 89 kulüp başkanının katılacağı bir çalıştay organize ettik. Kulüp başkanları bizim için çok değerli.
Çalıştay’ın amacını biraz açar mısınız?
Bize bağlı kulüplere bir standart getirmek istiyoruz. Kulüplerin fiziki sorunları, malzeme sorunları var. Soyunma odası olmayan kulüplerimiz mevcut. Kulüp dediğimiz zaman bir standart getireceğiz. Diyeceğiz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde kulüp olmanız için şu standartlara sahip olmanız lazım. Eğer bu standartlardaysanız biz size kulüp diyebileceğiz. Ama biz şuanda hepinizi kabul ediyoruz. İsterse odanız olsun küçücük onu önemsemiyoruz, sizi dışlamayacağız. Ama sizin dertlerinizi dinleyip o seviyeye gelmeniz için çalışacağız. Yani bir dışlama aracı değil tam tersi sizi kazanmayı istiyoruz. Kazanabilmemiz için hepinizi dinlememiz gerekiyor. Geçen hafta onlara çok önemli bir soru kâğıdı gönderdik. Kulüplerden ön bilgi almak için. Burada kaç sporcun var, kaç antrenörün var, fiziki mekânın var mı? Soyunma odan var mı gibi on tane soru gönderdik. Onlarda şimdi bize cevaplarını gönderiyorlar. İşte çalıştayda bu verileri masaya yatırıp etraflıca tartışmak istedik. Ve bu çalıştayda federasyonumuzun bir proje açıklaması olacak. Bu çalıştayda kulüplerimizin son halini daha net göreceğiz. Bugüne kadar nasıl çalışmalar yapıldı, varsa başarı nasıl elde edildi, neden bugüne kadar başarısız olduk, bu sorunlar irdelenecek. Amacımız asla kimseyi sorgulayıp dışlamak değil. Ben Türkiye’de kayağının seviyesini görmek, seviye tespiti yapmak istiyorum. Bizim amacımız belli, seviyeyi yükseltmek. İsterse seviyemiz eksi 10’da olsun, ne olursa olsun biz bir Avusturya seviyesine, Almanya seviyesine, bir Amerika seviyesine çıkmak istiyoruz. Buna da 100 diyorsak dünyanın en iyilerine, biz eksi 10 isek 100 çalışmalıyız. 10 isek 90 çalışmalıyız. Peki, bu 90 hangi kategorilerde? Fiziki mekânda mı çok büyük sorun var, antrenörlerde mi sorun var, sporcu mu gelmiyor? Niye gelmiyor, okulda mı sıkıntı var? Neden 50’sin 100 değilsin? İşleyişinde mi bir sıkıntı var? Okullar mı göndermiyor, annesi mi müsaade etmiyor? Ya da anneler babalar korkuyor, ‘kayağa gönderirken çocuğuma bir şey olur’ diye ya da gelecek vaat etmiyor bu spor diye. Duyuyorum, ‘çocuğum futbolda iş var boş ver kayağı…’ Bunların oranları ne? Yüzde kaç problemler hangi çocuğu kayaktan başka spora götürüyor da çocuk kayakçı olmuyor. Çalıştayda ki en önemli amacımız bu dairenin pastada ki paylarını, pay çarpımı yaptığımızda problemlerimizin yüzdelerini ve hangi bölgelerde yoğunlaştığını tespit etmek. Muş’ta en büyük sorun ne? Misal gelecek kaygısı, Hakkâri’de ise tesis en büyük sorun. Biz önce sorunu global göreceğiz. Sonra piksel bazında bölgeye yoğunlaşıp o bölgenin sorununu çözeceğiz. Bölge temsilcilerimiz kanalıyla. Ve bizim beş tane ana kategorimiz var. Alp disiplini, atlama, kuzey disiplini, biathlon ve snowboard dediğimiz beş tane ana disiplinimiz var. Geliştirilecek olan dediğimiz kayak disiplinlerimiz var. Snowboard dediğimiz sporlar var, bunu da altıncı madde de tutuyoruz. Türkiye de bazı bölgelerde bu disiplinlerden bazıları hiç yok. Erzurum’da kuzey disiplini yok. Atlama kulesi var, atlama çalışılmıyor. Niye çalışmıyor? Arkadaşlarım zaten tespitlerini yaptı. İnşallah koordineli bir şekilde çok kısa zamanda sorunları çözümleriz. Sulama sistemindeki sorun kolayca giderilebilir, ağlar toplanır toplanmaz faaliyete geçeceğiz. Yarışmalar var. Barselona’ya gittiğimizde bir talebimiz olacak, FIS’den yarışma alıp karsız atlamayı şehrimizle tanıştıracağız. Atlama kulelerindeki birçok sorunu çözümleyip en kısa zamanda yaz sezonunda kar yağmadan karsız atlayışları gerçekleştireceğiz.
Atlama kuleleri bugüne kadar neden tam çalıştırılamadı?
Projede teknik sıkıntılar var. Türkiye tarafı işi bilmediği için bir proje verilmiş. Bu proje uluslararası standart mıdır? Erzuruma uygun mudur? Hava koşullarına, rakıma uygun mudur gibi analizler yapacak. Türkiye tarafında bir bilgi birikimi yok. Federasyon böyle bir bilgi birikimini kontrolcü olarak yurt dışından da getirmemiş, kendisi takip etmiş. Bilmediğiniz bir şeyi kontrol edemezsiniz. Amerika Sodleyh cityde 2002 olimpiyatlarının kulesini yapan kişiyi getiriyoruz buraya. Ona kontrol ettireceğiz. Biz bu işin uzmanı birisini getiriyoruz. Burada ki arkadaşlarımızın da tespiti var. Bu tespitler uzmanın tespitleri ile uyarsa birleştireceğiz. Hemen operasyonu başlatacağız. Ve inşallah kar yağmadan biz orada atlamaya başlayacağız. Biz bu kuleyi ışık kulesi olarak görülmekten kurtaracağız.
Kar yağdıktan sonra artık bir şeyler görecek miyiz, 2011’de ki gibi şampiyonalar olacak mı?
Zaten biz atlamadan sorumlu kişiyi Erzurumlu seçtik. Bizim TEDAŞ kulübümüzün başkanı Cafer Nuroğlu atlamadan sorumlu yönetim kurulu üyemiz. Neden bunu seçtik; çünkü bize göre Erzurum’un en iyi varlığı ve başka bölgede olmayan atlama kulesi. Milyon dolar ve bir rivayete göre çok daha fazla para harcanmış. Devletin parası verilmiş. Burada her gün atlanıyor olunması lazım. Atlanmıyor, niye borusu tıkanmış. Otuz milyon dolar harcamışın belki bir beş yüz bin daha harcayacaksın. Yurt dışına sporcu gidiyor. Oraya verilen paraların haddi hesabı yok. Bu yüzden de yurt dışında ki bütün antrenörleri iptal ettim. Çok yanlış sistemler gördük. Doğru düzgün raporlama sistemi yapılmamış, yabancı antrenörler tutulmuş ama üzülerek söylemek istiyorum ki ben bu kadar vahim olduğunu bilmiyordum. Ehliyetleri olabilir ama her ehliyeti olan arabayı iyi kullanıyor anlamına gelmez. Trafikte kaza yapan insanların hepsinin ehliyeti var. Ama kaza yapıyorlar. Demek ki adamın ehliyeti var ama onu ne kadar iyi yönlendirirseniz o zaman trafikte en iyi şekilde gider. Bizim gördüğümüz burada kuralsız bir dönem geçmiş. Büyük kaynaklar aktarılmış ve maalesef Erzurumlu bir başkan olmasına rağmen Erzurum Türkiye’nin çok gerisinde kalmış. Yani sportif başarı yok, atlama kuleleri çalışmıyor. Beş yüz milyon yatırılmasına rağmen Erzurum’un şu anda dünyanın ilerisinde olması beklenirken Türkiye’de ki performansı bile düşmüş. Bu çok üzücü bir manzara, biz bunu görünce üzüldük. Yöneticilerin üçü de Erzurumlu. Bir tanesi Alpin’den sorumlu Fatih Kıyıcı hoca. İnşallah alpin gibi zor bir branşta önce Türkiye’nin vücut sistemini yenileyeceğiz. Çünkü sistem diye bir şey yok. Önce bir sistem getiriyoruz. Sonra sportif başarıya odaklanacağız. Hedefimiz Kore Olimpiyatları, tabi dört sene sistemsiz bir ülkeyi sistemli hale getirmek, artı sporcu yetiştirmek, artı olimpiyata katılacak puanları almak, çok çok zor. Ama biz en azından tabanı oluşturacağız, bu konuda iddialıyız ve başına da Erzurumlu bir arkadaşımızı getirdik. Hem icra kurulu üyesi yaptık hem de alp disiplininden sorumlu kıldık. Atlamayı da TEDAŞ Kulübümüzün başkanına teslim ettik. Böylece Erzurum’a olan sevgimizi ve onların bilgi birikimine güvenimizi de göstermiş olduk.
Kayak Federasyonunun işlevi kış sporları üzerine, bunun birçok dalı ve başka federasyonları var, Buz hokeyi ve buz pateni gibi. Bu Federasyonlar ile işbirliği gibi çalışmalara girecek misiniz? Bir anlamda ağabeylik rolü üstlenmeyi düşündünüz mü?
Biz önce diyoruz ki kendi içyapımızı bir intizama sokmadan, güçlü bir sistem kurmadan, bir federasyonda olması gereken temel unsurlar oluşturmadan başka bir yere el atmak, haddini aşan bir tavır olur. Biz mutlaka o federasyonlarla paralel olarak çalışacağız. Türkiye’nin kış olimpiyatlarında ki başarısı üç federasyonun başarısına bağlıdır. Sadece bir federasyon başarısına bağlıda değil. Üç federasyonun iyi çalışması lazım. Mutlaka onlarla senkronize çalışmak isteriz ama biz önce örnek bir çalışma koymalıyız ki, onlara diyelim ki gelin sizde böyle çalışın. Bizim şuanda mevcut yapıyı hiç kimseye örnek gösterecek halimiz yok maalesef. Hakikaten uluslararası standartlarla kıyaslandığında yok mesafesindeyiz. Bunu önce kabul etmemiz lazım. Bu benim söylediğim bir söz değil, neticeleri ile olan bir söz. Olimpiyatlara dört kişi olarak gidebildiyseniz, federasyon olarak orada hiçbir derece alamadıysanız zaten siz yoksunuz demektir. Kar yağmayan Jamaika kadar değeriniz yoktur. Orada 36 ülke madalya almış. Türkiye’nin ilk 50’de sporcusu yok. Bu ne demek? Bu kadar kaynak harcanmış, bu kadar para yatırılmış, bu kadar tesis kurulmuş. At bilenin kılıç kuşananındır. Bu da atasözümüzdür. Atımız var kılıç kuşanılmamış, yerlerinde duruyorlar. Yeni bir federasyon olarak ‘tesisi faaliyete geçirebileceğiz’ diyorsak bu niye geçen yaz olmadı diye bir soru geliyor aklımıza. Demek ki oluyormuş. Biz burada oluyor muşu nasıl göstereceğiz, oradan atlanıldığı gün olmuş demektir. Yoksa eylem olmadan sözlerde hikâye anlamına gelir. Onun için öncelikle biz söyleneni yapmamız lazım. Atlama kulesini inşallah en kısa sürede açacağız. Bu yaz hedefimiz bunu açmak. Kar yağmadan orada atlanmasını temin etmek. Ve Erzurum’da artık bir şeylerin değiştiğinin mesajını federasyon olarak vermek. Hem gençleri motive edecek federasyona olan güveni tazeleyecek. İkincisi tabi burada otellerle beraber işbirliği içinde ulusal bir organizasyon yaparak televizyonların naklen yayınlamasını hedefliyoruz. Yani Erzurum’da yapılan Türkiye Şampiyonası buradan naklen verilecek. Bütün Türkiye bu organizasyonu izleyecek. Bu da bir değişiklik. Buraya yarışa gelen sporcuları ebeveynleri, komşusu seyredebilsin. Yarışma sonunda dereceye giren sporcular ile röportajlar yapılsın. Sporcu derece yapıyor kimsenin haberi yok.
Medya ile ilişkilerimizi çok üst seviyede önemsiyoruz. İlk defa uluslararası FIS’ın toplantısına büyük bir heyet ile katılıyoruz. Orada FIS ile yakın temaslar kurup, Amerikan federasyon başkanı ile şahsen görüştüm telefonda. Avusturya, Almanya, İsviçre, İtalya dünyada ekol olmuş ülkelerin başkanlarıyla oturup konuşacağız. Konuşmamızın sebebi ülkeler arası iş birliğini geliştirmek. Yani bizim uluslararası vizyonumuz var. Türkiye Kayak Federasyonu’nun hedefi hiçbir zaman Türkiye’nin içi değil… Biz uluslararası başarı endeksine göre çalışacağız. Türkiye’de başarılıysak, Balkanlar’da da iyi olmamız lazım, Avrupa’da da iyi olmamız lazım, Dünya Şampiyonası ve Olimpiyatlarda da başarılı olmamız lazım. İyinin ölçüsü Türkiye Şampiyonu değil Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonluğudur. Bunu kaç senede yapabilirsiniz? Bunu yapabilmeniz için minimum 10 sene güçlü bir sistem ile çalışılması lazım. Dünya şampiyonu çıkarmanız için. Şu anda beş yaşında ki bir çocuğu alıp uluslararası standartlara göre yetiştirmelisiniz. Bir çocuk değil, yüzlerce çocuğun içinden o maratonu koşabilecek potansiyeli ortaya çıkarıp Almanya ve Avusturya’nın yaptığını Türkiye’de yapmanız gerekecektir.
Yapılan birçok spor tesisi amacına uygun kullanılmayınca özelleştirilmesi gündeme geldi. Şimdi bu tesisler özelleştirme dairesinin elinde. Bunlardan bir tanesi de atlama kulesinin oteli, oranın da özelleştirilmesi gündemde. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz, oranın özelleştirmesi doğru mu? Atlama Kulesi ayrı otel ayrı olması halinde bu bir dezavantaj sağlamaz mı?
Özelleştirme dairesi başkanı Ayhan Bey ile özel bir diyalogumuz var. Fransa’da beraberdik kendisiyle, çok uzun saatler bu konuları konuştuk. Devlet kayakta bir başarı istiyor. Bu başarının rasyonel kriterleri vardır. Kimse bu kriterlerin dışına çıkamaz. ‘Özelleştirmeye mi kalsın, belediyeye mi, federasyon mu bunu ele alsın’ gibi sorular sistemin içinde cevaplanacak olan önemli şeyler. Bir sistemi kurarsınız, bu sistemin olmazsa olmaz parçasıysa arkadaş bu böyle olmalıdır dersiniz. Şu anda biz sistemi kurmak için çalıştığımızdan bunun böyle olması gerekiyor diyebilmemiz için çok erken. Onların Erzurum ile ilgili planları ve projeleri var. Samimi ve gerçek mücadele veriyorlar, çünkü nereyi tutsalar ellerinde kalıyor. Onlar bir taraftan Erzurum’u iyileştirmeye çalışıyorlar bir taraftan da mevcut yapıdan memnun değiller. Universiade’ın çabucak gerçekleşmesinden dolayı sistemler çok yerine oturmamış. Lift var üç senedir fakat çalışmıyor. Bu lift yanlış yerdeyse doğru yere koyalım, devletin parası harcanmış. Ne Erzurumlu kayabiliyor ne de İstanbullu, işe yaramıyorsa hesap soralım. Geçen hafta ana lift bir parça yokluğundan çalışmadı. Bunların hep sebeplerine inmek lazım. Devletin malı milletin malıdır, milletin malının en güzel şekilde değerlendireceksek bir sistemi vardır. ‘Ya biz alalım da menfaatimiz için kullanalım’ diyecek bir şey yok, milletin menfaati neyse özelleştirme idaresi de, belediye de, biz de orada olacağız. Kimin eli değerliyse onun eline verelim. Özelleştirme idaresi çok güzel bir şey yaptı. Sporcuları ve antrenörleri bedelli çıkıyorlardı liftlerden. Özelleştirme idaresine bunun yanlış olduğu söylenince çok kısa bir zamanda bu sorunu çözdüler. Bu işe menfi bakan bir grup değil, tam tersi buraya şu yapılan kadar yatırım getirilmeli görüşünü savunuyorlar. Onun için Özelleştirme idaresini desteklememiz lazım. Biz onlarla yakın çalışıyoruz. Medya olarak bunu söylememiz lazım. Bizim malzemelerimize de Özelleştirme İdaresi el koymuştur. Parasını biz vermişiz federasyon olarak, ben bunu problem etmedim, neden iyi bir diyalog ve kanunun verdiği bir yetki var. Bazı problemler olmuş neyse o problemler geçmişte kaldı ama biz iyi bir iletişimle problemimizi koyduk ortaya, çok yakın bir karşılık aldık. Baktık ki çok uyumlu çalışacağız neticede malzeme devletin malzemesi değil mi? Neticede milletin parası ile alınmadı mı? Kimin malını kimden esirgeyeceğiz, kimin malını kimle paylaşamayacağız. Sen iyi kullanıyorsan sen kullan, ben kullanabiliyorsam ben kullanayım. Sen ben kavgasına gerek yok. Geçmişte federasyon olarak idare ile devlet arasında çekişmeler olmuş. Ben çekişmeden yana değilim, her zaman meseleyi akılcı çizgide konuşarak çözmeden yanayım. Bakanlık bu konuda arzulu ve istekli, Özelleştirme İdaresi de istekli.
Seçim çalışmaları döneminde 48 milyar Euro‘luk bir projeden bahsettiniz. Bunu biraz açabilir misiniz, nasıl bir projedir?
Bunu çalıştayda açıklayacağım, yalnız şunu söyleyebilirim; Erzurum ve bölgeye büyük yatırım gelecek. Türkiye’de yüz tane kayak bölgesi oluşturmaya çalışıyoruz. Belirli bir altyapı oluşturulması için devletin gerek Ekonomi Bakanlığı gerek Turizm Bakanlığı gerekse Spor Bakanlığı koordinasyonunda üçlü bir yönlendirme olacak. Çünkü turizm ağırlıklı kalkınma modeli bu. Kayak motiveli diyelim. Böyle bir organizasyon Doğu bölgesinin kalkınma projesi esasında. Allah nasip ederde bunu gerçekleştirebilirsek eğer 12 sene içerisinde Doğu’da işsizlik değil, geriye doğru göç diyorum ben buna. Yani işsizlik nedeni ile geldiği İstanbul’da vatandaşın tekrar kendi şehrine dönmesi. Doğduğu şehirde doyarsa başka yerlere göç etme fikrine hiçbir zaman kapılmaz insan. Bu bir devlet projesidir. Biz federasyon olarak burada bir yönlendirici, ufuk açıcı vazifemiz var. Tabi devletin de bu işin içine girmesi lazım. Onun için çalıştayda medyaya da açıklayacağım. Arzum odur ki devlet bu projeyi gerçekleştirecektir. Gerçekleştirdiği zaman Doğu geriye göç alacaktır. Herkes görecektir, çok iddialı bir iş. 1983 yılında rahmetli Özal iktidara geldiği zaman bir şey söylemişti. Türkiye ile Yunanistan turizmini kıyaslamıştı. Şu anda kimse kıyaslamıyor. Orada bir vizyon ortaya koymuştu. 31 sene geçti, kendisi de rahmetli oldu. Mühim olan bu projeleri yapmaktır. Halka ve devlete mal etmektir. Bizde Kayak Federasyonu olarak bu projeyi devletimize hediye edeceğiz. Bu iş federasyonun bütçesi ile olacak iş değil, devletin tüm kurumlarının bütçesi ile olacak bir iştir. Bu konuda seferber olunup gerçekleştirilmesi lazım. Neden 30 senede Türkiye‘nin vizyonu değişti? Çünkü birisi geldi bir vizyon çizdi. Bir hedef gösterdi, bu hedefin gerçekleşmesi içinde teşvikler çıktı. İnsanlara fonlar ayırdı. Mekânlar, özel kanunlar düzenlendi. Türkiye bugün Avrupa’da düşük seviyedeyiz, 35 milyon turist geliyor. Bu gelen turistin yüzde 50‘sini dağa getirsek işsizlik sorunu ortadan kalkar.
Erzurum’a bir müjdeniz varmış, nedir o?
Evet, bir müjdemiz var. Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörü ile görüştük. Türkiye Kayak Federasyonu olarak Uluslararası Kayak Akademileri kuracağız ve bunu ilk olarak Erzurum’da yapacağız. Bu akademilerden sadece mezun olunmayacak aynı zamanda doktora ve master yapma olanakları bulunacak. Biz bu işte çok kararlıyız.
Önemli açıklamalarda bulunan Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, Doğu’daki birçok il için umut olacak projesi ve Erzurum için düşündüklerini işte bu sözlerle dile getirdi. Her soruda çalıştayı işaret eden Yarar’ı Pusula Gazetesi olarak takip edeceğimizi, çalıştay notlarını aktarmaya devam edeceğimizi hatırlatalım ve bu güzel sohbet için kendisine teşekkür edelim.