Nurullah Pala

Çekirge bir sıçrar misali…

24.11.2014 Nurullah Pala

Sezon başında hedefini şampiyonluk olarak belirleyen Büyükşehir Belediye Erzurumspor, sezon öncesinde adeta kendisini bulutların üzerinde görüyordu. Teknik Direktör Taşkın Güngör yönetiminde hazırlık maçlarında alınan galibiyetler ve Alanyaspor’a takımın kafa tutması ümitleri bir hayli artırmıştı. Sonra lige şanssız bir başlangıç yapan ve bir çuval dolusu golün çöpe gittiği Ayvalıkgücü maçını Dadaşların kaybetmesi yine Eyvah! Dedirtmeye başladı. Alınan saha kapatma cezası da kaybedilen haftanın tuzu biberi oldu.

Mavi-beyazlı takımın Kayseri Şeker’i deplasmanda yenmesi, Antalya’da alınan kupa zaferi, Sandıklı deplasmanı galibiyeti ve Süper Lig ekibi Akhisar Belediyespor’a Ziraat Türkiye Kupası’nda kafa tutması Mavi-beyazlı takıma yeniden dikkatlerin çekilmesine neden oldu. Ardından ligde gelen puanlar ve galibiyetler zirve için Erzurumluları umutlandırdı. Orhangazi’den puan getiren BB Erzurumspor, iç sahada Beylerbeyi maçında vasat bir görüntü çizmesine rağmen taraftarının desteği ile puan almayı başardı. Ardından kötü oynadığı Güngören maçını 1-0’da olsa kazanmayı başarmıştı. İşte inişli çıkışlı bir grafik çizen Teknik Direktör Taşkın Güngör yönetimindeki BB Erzurumspor, en önemli sınavlarından birine dün çıktı. Bu maçta oyundan çok iki takımın karşılıklı sözlü atışmalarına dikkat çektim. Gerek Erzurum gerekse Bayburt taraftarı doksan dakika susmadı. Doğrusu komşu iki ilin taraftarının zaman zaman hakaret varan tezahüratları yakışmadı. Dostlukları yıllara dayalı iki şehrin arasını kimsenin bozmaya hakkı ve lüksü yoktur.

Yer Kazım Karabekir Stadıydı… Rakip Bayburt Grup Özel İdare Gençlikspor… Komşu iki ilin takımları üç puan mücadelesine çıkmışlardı. Kışa sayılı günler kala Kazım Karabekir Stadı’na…İki takımda birbirini çok iyi tanıyordu. Sezon öncesinde iki kez hazırlık maçında karşı karşıya gelmişlerdi. Gerek BB Erzurumspor’un hocası Taşkın Güngör’ün, gerekse Teknik Direktör Nevzat Türkoğlu yönetimindeki Bayburt Grup Özel İdare Gençlikspor’un Kazım Karabekir Stadı’ndaki önemli sınavından nasıl bir sonuçla çıkacağı merakla bekleniyordu.

Bayburt’un hocası BB Erzurumspor’u çok iyi etüt etmişti. Takımı maça fırtına gibi başladı. Sağlı solu ataklarla ve Kazım Şeker’in üstün top tekniği sonucu kısa sürede oyunun üstünlüğünü eline aldı. Değim yerinde ise ilk 45 dakikada Bayburt eline aldı sazla kendi çaldı, kendi oynadı. Oyunun her bölümünde Sarı-siyahlı takımın üstünlüğü vardı. Bildiğim ve duyduğum kadarı ile daha şimdiden bir çok takımın rüyasını süsleyen Bayburt’un 9 numarası Orçun Selduman, adeta BB Erzurumspor ceza sahasında toz duman attırdı. Kazım Şeker’in bitirici paslarına rağmen, İbrahim ile Gökhan’ın kaleci Anıl Atağ’a takılması Erzurum adına önemli bir şanstı. Eğer Anıl gününde olmasaydı, konuk takımın devreye 4 farklı üstün gitmesi içten bile değildi. Allah’tan Erzurum’un kalesinde Anıl vardı ve şanslı bir günündeydi. Aynen takımını gibi…

Erzurum için ilk 45 dakikada söylenecek bir cümle dahi yok. Mavi-beyazlılar adına pozisyonsuz geçen bir karşılaşma… İlk yarıda akıllarda kalan tek gol pozisyonu Yılmaz Can Taşkıran ile yakalanılan pozisyon… O da autla sonuçlandı. Dadaşlar,  ikinci yarıda Ekrem Sütçü’nün de oyuna dahil olması ile biraz kıpırdadı. Ekrem orta sahayı biraz daha derleyip topladı. Emre Yüksektepe ile kaptan Mikail Üzümcü’nün yükünü hafifletti. Ekrem belki eski Ekrem değildi, ama yinede toparlayıcı olmayı başardı. Artık bu takımda daha fazla forma şansının verilmesini gerektiğini de kanıtladı. Maçın ikinci devresinde de değişen çok fazla bir şey yoktu. Kalesinde devleşen Anıl Atağ, Bayburt forvetinden gol yememek için ant içmişti, sanki… Fatih Gültekin gibi bir tecrübe de defansta olumlu kademeler yapınca konuk takım istediği golü bulamadı. Koskoca doksan dakikanın Erzurum adına özeti buydu. Solda görevini her maç olduğu gibi başarı ile yapan bir Doğa vardı. Kalesinde devleşen Anıl ve elle tutulur Mikail, Emre ve Fatih Gültekin hepsi bu kadar… Sağda çok şeyler beklediğim Cebrail Serçek eski formundan uzakta idi. Aykut forvette yalnız kalmasının yanında kendisine gelecek olan yan topları bekleyip durdu. O toplar da ne Sefer Sever’den ne de Yılmaz Can Taşkıran’dan geldi. Takıma büyük umutlarla transfer edilen ve hazırlık maçlarında top ayağında her geldiğinde taraftarın ayağa kalkarak alkışladığı Yılmaz Can’dan dün eser yoktu sahada. 83 dakikada kaldığı sahada bir tek gol pozisyonuna girdi, o topu da müsait pozisyonda auta attı. Aslında Yılmaz Can çok yetenekli bir isim. Kendisini Gümüşhane’de yakından takip ettik. Gümüşhane’de maç kurtaran adam, dün Erzurum’da oyundan çıkarken yuhalandı. Hazırlık maçlarında kendisine tapan seyirci dün Yılmaz’a tepki gösterdi. Bu saatten sonra Yılmaz Can’ın oturup iyi düşünmesi gerekir. Yeteneklerinden kuşku duymadığım bu futbolcu Gümüşhane’deki savaşçı kimliğini Erzurum forması ile de sahaya yansıtmalı. Gittiği her takımda istikrarlı olan ve takımın gücüne olumlu yönde etki eden Yılmaz Can Taşkıran’ın artık Erzurum’un da gücüne güç katmasını bekliyoruz. Aksi halde Erzurum kaybederken, Yılmaz da kaybeder bunun bilinci içinde olmalı. Bu takımın en flaş transferi artık ağırlığını hissettirmeli. Yılmaz Can dünkü maça da takılıp kalmamalı. Eğer seyircinin tepkisini takarsa, film kopar… Filmi koparmamak tamamen Yılmaz Can Taşkıran’ın kendi elinde… Ya Sefer Sever’e ne demeli… Yetenekli ve çabuk… Nere de ne yapacağı belli değil… Yani bir anda takımı da yakar, takımına da maç kazandırır. Aynen dünkü gibi… Dün doksan dakika sahada sadece bedeni olan ve maç öncesinde esame listesinde adı anons edilen Sefer Sever’in maç boyunca varlığı ile yokluğu belli değildi. Gerçi Sefer haftalardır kötü olmasına rağmen Teknik Direktör Taşkın Güngör ona inanarak ve ısrar ederek sahada tutuyor. Sefer’in bu güveni boşa çıkarmaması lazım. Sefer ne yapıyor koskocaman bir hiç… Sağa gidiyor bir şey yok… Sola gidiyor bir şey yok… Dün 92. Dakikada kendi kalesinin önünden kaptığı topu rakip ceza sahasına kadar götürmesi, onun yetenekli olduğunun bir kanıtı. Ancak ondan sonrası tartışılır. Yani egoist davranması ve topu Ekrem’e çıkartsa, Ömer Faruk’un kafa golüne bile gerek kalmayacaktı. Erzurum 90+3’te değil de; 90+2’de işi bitirmiş olacaktı. Neyse ki; defansta kötü bir gününde olmasına rağmen son saniyelerde kafa golü ile takımına hayat veren Ömer Faruk, bir çok kelleyi de kurtarmış oldu…
Sonuç itibari ile BB Erzurumspor, dün farklı mağlup olacağı bir maçı önce kalecisinin müthiş kurtarışları ve sonrasında şansının yanında olması ile maçı 1-0 kazandı. Bu sezon Erzurum ikinci kez kötü oynadığı maçı da şansının yardımı ile kazanmayı bildi. Çekirge bir sıçrar iki sıçrar üçüncüde yakalanır bizden hatırlatması… 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlar tüm öğretmenlerin ellerinden öperim.

BU YAZININ EKLENME TARİHİ 24-11-2014
  
Yazarın Diğer Yazıları