Tarih manidar değil mi?

Başından belirteyim, bunca senelik meslek hayatımda hiç kimsenin adamı olmadım, olmayacağım da… Bu meslekte aç kaldım, susuz kaldım, işsiz kaldım ama onurumu gururumu hiç kaybetmedim, bundan böyle de Yüce Allah’ım bana onurumu kaybettirmesin. Malum geçtiğimiz günlerde bazı meslektaşlarım Mart ayının başında Erzurum’da yapılması gereken 2016 Gençler Curling  Dünya Şampiyonası’nın Erzurum’dan alınarak Danimarka’nın başkenti Kopenhag’a verilmesini, esas nedeninin terör olayları değil de, tesisten kaynaklandığına dair haberler yayınladılar.

Bir gazeteci olarak meslektaşlarımın yaptığı işe, haberciliğine saygı duyarım, yazdıkları iş doğru da olsa yanlış da…

Ama doğru olan bir şey var ki, o da 2016 Gençler Curling Dünya Şampiyonası’nın Türkiye’den alınmasının esas nedeni Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak düşürme krizinden kaynaklanmıştır. Rusya’nın şampiyonanın Erzurum’dan alınması için Avrupa’nın diğer ülkelerine baskı yaptığı ve kulislerde bulunduğu bir gerçek…

Bu nedenle de Dünya Curling Federasyonu, Erzurum Curling Arena’ya bazı malzemeler göndermesine rağmen, bir temsilci dahi gönderip tesise baktırmaksızın şampiyonayı Erzurum’dan alıp Kopenhag’a vermiştir.

Zaten Dünya Curling Federasyonu’nun internet sitesinin ana sayfasında da tesis sorunundan hiç bahsedilmemiştir. Çünkü orta da tesis sorunu diye bir şey yoktu. Yok da zaten…

Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Curling Arena’nın buzunu yanılmıyorsam Eylül ayında eritti, sonra zeminde bir kod farkının oluştuğunu, zaten Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil de, bunu daha önce çeşitli vesilelerle ifade etmiştir. Hatta gazetecilerin bulunduğu ortamlarda bile dile getirmiştir. Gazeteci Vedat Refayeli ki; aynı zamanda Buz Pateni İl Temsilcisi, Pusula Gazetesi Genel Koordinatörü Sevda Güneş İncesu da, bunu bilen duyan gazeteciler arasında yer alıyor. İşte o, Fuat bey, kod farkının giderilmesi için seferber olmuş ve kurumu da seferber etmiştir. Sırf, Dünya Curling Federasyonu yetkililerine mahcup olmamak için, Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan gelecek olan maddi kaynağı beklemeden acilen bir kaynak oluşturarak bu tesisin zeminin yapılması için harcamıştır. Unutmadan, Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan talep edilen maddi kaynak da halen daha GHSİM’nin kasasında henüz giriş yapmamıştır, bu da böyle biline…

Evet!...Başta Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak olmak üzere GHSİM yetkilileri Curling Arena’nın zeminin şampiyonaya yetişmesi için seferber olmuştur. Tesis zemini de 22 Ocak 2016 tarihinde tamamen bitmiş halde müsabakalar için hazır hale getirilmişti.

Dünya şampiyonası ne zaman olacaktı Martta… Yani, GHSİM tesisini şampiyonadan yaklaşık 50 gün önce hazır gele getirmiştir.

İşte burada, Dünya Curling Federasyonu’nun bu kararında Rusya’nın baskıları ve terör bahanesi de gün gibi ortaya çıkmıştır.

Şimdi diyeceksiniz ki, niçin Rusya…  Evet, Dünya Curling Federasyonu’nun Erzurum’dan Dünya Şampiyonası’nı almasının baş müsebbibi Rusya’dır.

Rusya herkesin de bildiği gibi geçtiğimiz yıl Sochi kenti aracılığı ile Dünya Kış Olimpiyat Oyunları’nı düzenledi. Aynen 2011’de Türk Devleti ve Hükümeti Erzurum’a nasıl ki, milyonluk tesisler yaptı ise; Rusya’da Sochi’ye spor tesisleri yaptı. Özel müteşebbisler de oteller, lokantalar, cafeler yaptı. İşte,  Rusya’da esas curcuna da burada yaşanıyor. Özel yatırımcılar, Putin’in kapısını çalıyor. ‘Başkanım, biz buraya bu kadar yatırım yaptık, ne olacak bizim halimiz’ diye soruyor.

Köşeye sıkışan Putin’in de, mecbur gerek yaz, gerekse kış sporlarında şampiyonaların ya da olimpiyatların Rusya’ya verilmesi için baskılar uyguladığı iddia ediliyor.

Düşünün ki, bugüne kadar bir çok büyük spor organizasyonuna başarı ile ev sahipliği yapmış Türkiye, 100 bin liralık bir yatırım için mi şampiyonayı elinden kaçıracak?...

Türkiye istese bir günde yeni bir Curling arena yapardı… Konu bu değil daha anlayamadınız mı? konu Türk düşmanlığı… Yani ortada hiçbir tesis sorunu yokken, konu tamamen terör gerekçeli kaynaklı iken bir kurumu bu kadar acımasızca eleştirmenin ve suçlamanın bir haksızlık olduğu kanaatindeyim…

Burada 2017 EYOWF çalışmalarının tempo kazandığı bir ortamda, hatta koordinatör tartışmalarının gündemi meşgul ettiği günlerde GHSİM ve bu kurumun başındaki müdürün acımasızca eleştirilmesine karşıyım.

Bakın sayın meslektaşlarım, koordinatörlük için adı geçenlerden biri olan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Selami Keskin’in siz tanımadan önce ben tanıyordum, kendisine Selami ağabey diye hitap ediyordum, bugün siz kendisi ile daha samimi olsanız bile…
Buz Pateni Federasyonu Başkanı Dilek Okuyucu’yu da sizden önce tanıyordum. Kanal 25 Televizyonu’nda çalıştığım yıllarda abi-kardeş gibiydik, o başarılı bir milli judocu idi, bende onu haber yaparak ekranlara taşıyordum. Bugün de Dilek hoca, bilgisi becerisi, yabancı dil bilmesindeki ustalığı ile takdirimi kazanmış birisi…

Bugün de başarılı bir federasyon başkanı… Üstelik de, 2016 Dünya Gençler Curling Şampiyonası’nın Erzurum’a alınmasında büyük rol oynadığını biliyoruz. Ve bunu da manşetlerimize taşımıştık.

2017 EYOWF koordinatörü her kim olursa olsun, sonuçta kazanan Erzurum olsun…

Bugün Fuat Taşkesenligil, GHSİM’nin başında bulunan bir kişidir. Kendisi için spordan anlamaz deniliyor, ama gençliğinde güreş tuttuğu ve futbol oynadığı da gerçektir Fuat beyin…
Fuat Bey’in koordinatörlük beklentisi gibi bir düşüncesi yok, ama  her ne görev verilirse yapacağından da en ufak bir kuşkum yok.

Başarı için ille de o işin içinden geleceksin diye bir kural yok. Bugün Spor Lisesi’nin Müdürü yanılmıyorsam İlahiyatçı Vedat Karslı, ama Vedat Hoca’nın yönetimindeki Spor Lisesi Voleybol da bir çok büyük kuruluşun ve belediyenin yapamadığını yapıyor ve 3. Voleybol Ligi’nde top koşturuyor. Güreşte, atletizmde, dağcılıkta ve diğer sporlarda da başarısı ortada…

Onun için eleştiriler yapılırken, birazda ılımlı olmak lazım. Bakın Erzurum’da spor tesisi sorunu diye bir sorun yok, bu şampiyonanın Erzurum’dan alınması Rusya ve Rusya gibi Türkiye karşıtı ülkelerin bir oyunu. Lütfen Erzurumlular olarak bari, bir müdürü ve kurumu harcamak için de  Rusya’nın oyununa gelmemek gerekir….

Rahmetli Naim Hoca’nın dediği gibi, ‘bilmem anlatabildim mi?’…