Onu gazetedeki köşe yazılarından tanıdım ilkin, aynı gazetede köşe yazmaya başladım…
Tanımak ayrı tanışmak ayrı… Tanışıklığımız 13-14 seneyi bulur, fazla değil. Şehir üzerine kalem oynatan biri olarak, içimde hep Ali abiyle geç tanışmış olmanın burukluğu vardı.
Dıştan bakınca oldukça zor birine benziyordu. Meseleleri konuştukça ve teşrik-i mesaimiz arttıkça ne kadar engin bilgiye, özgün bakış açısına ve ilkelere sahip olduğuna şahit oldum ve Ali abiye hayranlığım arttı.
İlkeli insandı. Kimsenin hatırı için ilkelerinden vazgeçecek biri değildi. Zihni ve kalbi güdülenebilecek biri değildi. Ancak kendi kalbiyle sever ve ancak kendi beyniyle düşünürdü.
Kitleler buna “omurgalı olmak”, diyor.
Telefon görüşmelerimizde “Evet, Murat Ertaş ne yapıyorsun?” sözüyle başlardı. Her daim neye kafa yorduğumu, gündemimin ne olduğunu ve ne yazıp çizdiğimi merak eder, sorar, söylediklerimin değerlendirmesini açık yüreklilike yapar, bazen takdir eder, bazen eleştirirdi. Takdir ve tenkitlerinde hep “yol göstericilik, fikri katkı” esastı.
2013’te ŞEHİRDER’i kurmamla şehirde bir kısım insanın şahsıma takındıkları tavırlar ve bazen hücumlar sonrası beni arar teselli eder, şevkimin kırılmaması ve gayretimin eksilmemesi gerektiğini söylerdi. “Sen doğru yoldasın Murat Ertaş, kimseye cevap yetiştirme ve yazmaya bak, işine odaklan!” derdi.
Zaman zaman da bana takılır “ŞEHİRDER’i kurdun başına iş aldın!” derdi. Moral ve motivasyonumun düştüğü anlarda çok desteğini gördüm.
İhtiyar ergenlerin aksine şehrimizde insanı değil meseleyi, fikri, olanı konuşan nadir insanlardandı. Asla önyargılı ve tarafgir değildi. Birilerinin keyfi için birilerine cephe almaz, düşüncelerini değiştirmezdi.
Güdülenmeye ve güdülemeye tenezzül etmez, pirim vermezdi.
O “ayartılacak adam” değildi. Teorisiyle pratiğiyle “kendi” olabilmeyi başarmış kıymetli bir insandı. Bir konu hakkında -olmuşsa- yanlış değerlendirmelerinden ve tutumundan vazgeçer, gerektiğinde özür dilerdi, inatçı ve kindar değildi.
STK’lerimde ve yazılarımda gençleri ziyadesiyle teşvik ediyordum. “Gençleri çok şımartıyorsun Murat, olmadan oldum diyecekler, korkarım ki!” diye ikaz ederdi ki kast ettiği gençlerden haklı çıktığı isimler oldu etrafımda.
Siyasi mütâlaalarımız pek örtüşmezdi, hayata dair farklı görüşlerimiz çok olurdu ve bunu açık yüreklilikle ifade ederdi, kırmadan dökmeden ve nükteyle.
Hiçbir zaman sözün tamamını söylemezdi.
Şehirle ilgili bir meselede canı sıkkınsa beni arar, sıkça yazar içini dökerdi. Devletçiydi, disiplinliydi, niteliğe sevdalıydı. Bunlar, ortak yönlerimizdi.
Hatır, Ali Abide asla hakikatin önüne geçmezdi.
Tenkitlerine sıkça nükte katardı. Nükte ikimizin anlaştığı ortak dildi. Derin bir sezgi gücüne sahipti, akla mantığa çok önem verirdi ve bu konuda oldukça hoşgörülüydü; hamasete, dalkavukluğa, bayalığa pirim vermezdi.
Vedat Refayeli’nin belediyemizin sanat merkezindeki karikatür atölyesine beraber konuk olmuş, Vedat ustanın çizdiği bir tipi kendisine benzetmiştim. Ali Abi kendisine benzettiğim o tipin fotoğrafını saklamak üzere çekmişti.
Doktora öğrenimimi yarıda bırakmış olmamı eleştirir, sık sık yeniden doktora yapmam için beni teşvik eder, bazen fırçalardı.
Kendisi de daha çok öğrenme, bilgilenme ve kendisini daha çok geliştirme çabasındaydı. Bilgiliydi ve tabii ki bilgeydi.
Ne zaman davet etsem vakti müsaitse muhakkak iştirak eder, kolay kolay söz vermez, verdiği sözü, işittiği sözleri asla unutmazdı. Sözünde dururdu. Aşkın bir insandı Ali abi, şehirliydi, samimiydi…
Kovit’ten çok korkar benim rahatlığıma kızar, sağlığıma dikkat etmem doğrultusunda beni ikaz ederdi.
Kitaplarının hepsini imzalayarak bana hediye etmiştir. Babasını yazdığı kitabı getirdiğinde iş yerimizde uzun uzun konuşmuştuk. Kovit belası yüzünden bir yerlere çıkamamanın verdiği daralma vardı üzerinde…
Bu daralmadan tasarladığı kitaplarını yazarken kurtulabildiğini söylemişti. Eve kapanmayı tüm okuyan yazanlar gibi fırsata çevirmişti.
Geniş bir arşivi, güçlü bir hafızası vardı. Bilgi birikimi, dikkati, rikkati, sağduyusu, hafızası ve fikirleriyle şehrimizin insan hazinelerindendi.
Ali abi kişi değil cemiyet değerinde bir insandı, eksikliğini ziyadesiyle hissedeceğim. Geç tanıdım tez yitirdim. Allah rahmet eyleye, mekânı cennet ola…