Nurullah Pala

Aboneyim abone bir puana abone

24.11.2013 Nurullah Pala

1990’lı yılarda,  Türkiye’de caddelerden ve sokaklardan geçen araçların teyplerinden bir şarkı sesi yükseliyordu. Hatta o dönemler özel radyoların revaçta olduğu ortamda tüm radyolar bu şarkıyı çalıyordu. Hepiniz aslında tahmin ettiniz kimden ve hangi şarkından bahsettiğimi… Daha fazla merakta bırakmayayım sizi… Evet, bu bahsettiğim sanatçı Yonca Evcimik,  şarkısı da aboneyim aboneydi. Şarkının sözleri çocuklar ve  gençler tarafından çok çabuk ezberlenmişti.  ‘Aboneyim Abone, biletleri, cebimde, ballı lokma tatlısı hadi bakalım hayırlısı’  herkes bu şarkıyı seslendiriyordu.  O zamanlar çok da modaydı.

İşte bu şarkı bugünlerde Erzurum Büyükşehir Belediyespor için söylenmiş olsa gerek. Son haftalarda beraberliklere abone oldu. Mavi-beyazlılar,  araya Orhangazi galibiyetini sıkıştırmamış olsaydı, bugün sonuç felaket olurdu. Koskoca beklentiler daha ligin ilk yarısı bitmeden uçup gidecekti. Neyse ki, Orhangazi’den alınan 3-1’lik galibiyet puan kaybetme limitinde son bir kredi oldu. Beş haftada dört beraberlik bir galibiyetle 7 puan ancak alabilen Erzurum, yatıp kalksın kendisi ile birlikte zirve mücadelesi veren takımlara dua etsin.  Ve hatta nefesi fazla ileri gitmez denilen ve halen daha ligde lider durumda bulunan 2 bin 500 nüfuslu Düzyurt Köyü’nün takımı, yani Trabzon ekibi Düzyurtspor’un evinde puan kaybetmesi, Erzurum açısından bir avantaj ve teselli kaynağı olarak adlandırılabilir.

Dünkü maçta saha içine gelirsek, Yavuz hoca elindeki malzemeden helva yapmanın mücadelesini veriyor. Kadro derinliğinin olmaması ve kısıtlı futbolcu sayısı hocanın ve hatta yönetimin elini kolunu bağlamış durumda. Öğle hissediyorum ki, Ocak transferi bir gelse de, biz şu takıma bir  “10 numara” ve iyi bir golcü alsak düşüncesinde. 10 numarayı niye tırnak içine aldım. Erzurum Büyükşehir Belediyespor Musa Ballı ve Remzi’den sonra bir türlü istediği 10 numarayı bulamadı. Ben de bu yüzden bu 10 numara kelimesine takıldım. Ekrem Sütçü ve Mustafa Özkaya’dan 10 numara yaratmak istiyoruz. Evet her ikisi de iyi futbolcu. Ekrem’in de Mustafa’nın da pasörlük özelliği var. Ama Mustafa oyunun tek yönünde yani ofansta var. Defansta yok. Frikikleri ile ünlü. Dün büyük bir şanssızlık oldu. Mustafa’nın frikikten gol atabileceği noktada iki atış kazandı, Mavi-beyazlılar, o anlarda da Yavuz hoca çoktan almıştı Mustafa Özkaya’yı oyun dışına. Tabi bu hareketi garipsedim de… Çünkü sıkışık bir mücadelede serbest atışlardaki becerisi olan bir futbolcuya ihtiyacı olduğu anlarda oyundan çıkarmak pek doğru bir karar değildi. Ligin ilk yarısı bitecek, biz halen daha Mustafa Özkaya’dan Kazım Karabekir Stadı’da bir frikik golü izleyemedik. Yine ben idmanlarda Mustafa’nın frikik gollerini izlemeye mahkum olacağım. Ekrem Sütçü, bu sezon beğendiğim oyunculardan biri. Eminim ki, sakatlığından tam kurtulamadığı için yedek kalmıştır. Yoksa bu kısıtlı kadroda Ekrem gibi bir yeteneğe gerçekten ihtiyaç var. Taraftarın Ekrem için yaptığı tezahürat normal. Ama bunu kişiselleştirip, öteki futbolculara da haksız yapmasınlar. Örneğin oynadığı her ortamda takımı için canını dişine takan bir Fatih Arat var. Bu futbolcu son 25 dakikada oyuna girdikten sonra Erzurum için ne kadar önemli bir futbolcu olduğunu bir kez daha gösterdi. Tam da gol yapacaktı ki, konuk takımın kedi gibi kalecisi Taha Cengiz buna engel oldu. Erzurum’un yediği golde sezonun en istikrarlı isimleri Onur ile kaleci İlker hata yaptı. Ancak kazanılan penaltıda Onur’un payı var. Eğer kaleci İlker’de İsmail’in yere düşerek ıskaladığı topta, dakikalar 90+3’ü gösterirken, Soner’in şutuna set çekmesi maçın 1-1 bitmesini sağlarken, en azından taraftara, “Yenemedik ama yenilmedik” dedirtti. İlk yarının bitimine üç hafta kala da mutların sürmesine neden oldu. 

BU YAZININ EKLENME TARİHİ 24-11-2013
  
Yazarın Diğer Yazıları