RADARHABER / ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Kılıçdaroğlu dün yaptığı Reyhanlı gezisinden izlenimlerini paylaştı. İzlenimlerinin ve eksiklikleri maddeler halinde sıralayan Kılıçdaroğlu, başbakan Erdoğan'a yüklendi.
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları:
Acaba Recep Tayyip Erdoğan kendisine nasıl bakacak? Bir başka ülkenin iç işine müdahale etmek ne demektir. Hak ve Özgürlükler partisi. Bir siyasal parti. O partinin verdiği mücadeleyi destekliyoruz.
Dün önce Hatay'a sonra reyhanlıya gittim. Hatay bizim ülkemizde çok ayrı bir yeri olan ilimiz. Alevisi, Sunnisi, Musevisi, Hristiyanı onlarca yıldır barış içinde yaşıyorlar. Kimsenin burnu kanamadı, ne inancından ne düşüncesinden ötürü. Herkes barış içinde yaşadı.
Anadolu'nun ilk camiisi oradadır. Hristiyanların en eski kiliselerinden biri oradadır. Oradan Reyhanlı'ya gittim. Patlatılan bombalardan sonra kenti görmek hoş bir şey değil. Sanki onlarca tonluk bomba yağdırılmış. İnsanlar "Ne oldu, neden oldu?" diye soruyor. Hükümet yalan söylüyor diyorlar. Çünkü biz işin içindeyiz diyolar.
Bakanların açıklamalarına da tepkililer. Yasak getirilmesine de tepkililer. Bunun mücadelesini verin diye bizden talepleri var. Taziye ziyaretindeydik bir çadırda. Oğlunu 29 yaşında kaybetmiş bir baba anlatıyor; Benim hiç bir güvencem yok, sadece yeşilkartım var. Bu çocuklar, torunlarım ne olacak diyor.
Bir başka taziye ziyaretinde gencecik bir kadın kucağında çocuk eşi ölmüş, Ne olacak bizim halimiz diyor. Hatay'a gittik hastanede yaralıları ziyaret ettik. Hatay'a gelmiş evlenecek gencecik bir çocuk. Bombanın hışmına uğruyor, bir gözünü kaybediyor. Türkiye buna layık mı? Tüm bunlar yaşanırken Tayyip Erdoğan diyor ki; Efendim Suriye'de çozuklar öldü neden görmüyorsunuz?
"51 VATANDAŞIN SORUMLUSU ERDOĞAN'DIR"
Bizim anlayışımızda insana karşı çıkmak yoktur. İnsan Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır. Reyhanlıyı görmüyor. Giitğimiz'de 40 küsür kişiydi. Bu sabah haber geldi 51 kişi hayatını kaybetti. Ve beyefendi tüm bunlardan habersiz 'Analar ağlamasın' diye toplantı yapıyor.
Recep Tayyip Erdoğan'ın annesi vefat ettiğinde tüm medya yas ilan etmişti. Korkudan yayın yapamadı. Şimdi 51 kişi öldü. Nerede bu medya.
Kimse öğrenmesin diye yayın yasağı getiriyorsun. Çıkmış 'Analar ağlamasın' programında konuşuyor. 'Rabbim öbür dünyada soracak bana" diyor. Buradan söylüyorum ölen 51 vatandaşın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Amerika'dan sonra Hatay'a ve Reyhanlı'ya gidecekmiş. Sen ülkeni milletini sevmiyorsun. Sen batının egemen güçlerinin ortaduğu taşeronusun. Taşerondan vatansever olmaz. Zaten taşeron olduğun içindir ki sen, 'Ben hertürlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım' dedin.
Reyhanlı'da dünyanın ölümü oldu. Vatandaş sana güvendi. Bir konuda 76 milyon yurttaşın birlikte hareket etmesi lazım. Terör nereden gelirse gelsin her beraber karşı çıkacağız. Geziden 5 tespitim var. 1.si şu Suriye'deki çatışmalardan ötürü çok sayıda Suriyeli komşu ülkelerin tamamına dağıldı. Bize gelen çadılarlarda kalan Suriyelilerle bir sorunumuz yok.
Ama çadırın dışında mülteci kampı dışında ne olduğu belirsiz insanların elini kolunu sallayarak kente gelmeleri ev tutmaları bomba yapmaları bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir. Bunu Reyhanlı'da yaşıyan yurttaşlarımız biliyor. Almışsınız insanları iş yeri açıyor, neye göre iş yeri açıyor. Bizim insanlarımız Suriyelilerle münakaşa ettiğinde gözaltına alınıyor.
"İSTİHBARAT ZAFİYETİ VAR!"
Buna kim izin verebilir. Bakın mülteciler sadece bizde yok Ürdün'de var. Olay var mı, kavga var mı? Nerede var Türkiye'de var. Elini silah alan elini kolunu sallayarak gelmiştir. Parası olana başka olmayana başka muamele yapılmıştır.
İkinci tespitimiz istihbarat zaafiyeti. Hatay'da her türden istihbaratçı var. Kamu görevlileri şikayetçi. Her türlü teröre açık. Yabancı devletlerin askerleri cirit atıyor Hatay'da. Tüm bunları git Reyhanlı'ya sor Recep Tayyip Erdoğan. Onlara gelince tık yok. TC vatandaşına gelince hepsinin telefonları dinleniyor. Yahu sen gidip teröristin telefonunu dinlesene.
Patlama oldu 24 saat içerisinde failler yakalandı diyor. 24 saatin öcnesine neden bakmıyorsun. bu adamlar bomba yerleştirirken sen neredeydin. 51 vatandaş hayatını kaybetti. Sen ne yapıyorsun. Gelsin eylemini yapsın, bomba patlatsın, insanlar ölsün... Sen gidip Araştırma yap.
İstihbaratı kendi vatandaşın için siyasi ikbalin için kullanırsan Türkiye'nin başını beladan kurtaramazsın. Senin nefes alışını bile izliyoruz Kılıçdaroğlu diyordu. Bir de şu teröristlerin nefes alışını izlesen. Hemen arkadan biz güçlü devletiz diyor. Devlet güçlü de sen değilsin.
Güçlü devlet teröre papuç bırakmaz, askerinin başına çuval geçirilirken sessiz kalmaz. Güçlü devletin başbakanına bunu kullanın demez. Sen kullanılan bir Başbakansın.
"SINIR DİYE BİR ŞEYİMİZ KALMAMIŞTIR"
Üçüncü tesbitimiz bizim sınır diye bir şeyimiz kalmamış. Tam yol geçen hanı. Sen nasıl bir devletsin. Burada her türlü marjinal, radikal teröriste yer açtın. Etrafına çevirdin, burada eğitim yapın dedin. Eline silah verdin. Git Suriye'ye orada kardeşini öldür dedin. Bu yakışır mı Başbakan'a. Türkiye'yi Bekaa Vadisi'ne döndürdüler.
Türkiye'ye davet ediyorsunuz. Gümrük olsa hüviyet tespiti yapacak.
Sınır boylarına zaman zaman giderim. Askerleri de ziyaret ederiz. Kapıda şu yazar. Hudut namustur diye yazar. Biz oraya gittğimizde asker gelir tekmil verir. Eğer sınır namuzsa o sınırı kim kaldırdı. Recep Bey! Hepimizin üzerinde durup düşünmesi gereken bir olaydır. 870 kmlik alan sınır yok.
Şimdi kalkıp Esad'ı suçlamak kolay. Sınırı koruyacak olan biziz. Kim size sınırı yol geçen hanına döndürün diye talimat verdi. Recep Tayyip Erdoğan. Reyhanlı'da birisi şunu söyledi; Çocukları askerlik yapmadı ki... Onlar sınır nedir bilmezler. Bir vatandaşı o noktaya getirdiysen bunun hesabını be Erdoğan'a sorarım.
"BEN HİÇBİR ZAMAN..."
Dördüncü tespitimiz dış politika arkadaşlar. Kendilerine söyledik. Arkadaş senin bu dış politikan yanlıştır faturası acı olur. Ama bizi dinlemediler. Biz haklı çıktık. Kim ülkesini savundu. Biz savunduk. Ben hiç bir zaman Esad benim kardeşimdir demedim, ben hiç bir zaman eşimi alıp Esad'la tatile çıkmadım. Bizi suçlayan Recep Tayyip Erdoğan.
Neymiş efendim Suriye'de demokrasi yokmuş. Suriye'ye demokrasi getiecekmiş. Esad'la Recep Tayyip Erdoğan arasında sadece nüans farkı var. İkisi de aynı. Al bir diktatörü, vur bir diktatöre!
Ben Davutoğlu için 'çapsız' bir Dışişleri Bakanı demiştim. Parmak işaretiyle çağrılan bir Dışişleri bakanı demiştim. Her şeyi biliyoruz. Biz boşuna siz Batı'nın egemen güçletinin Ortadoğu'daki taşeronusuz demiyoruz. Ülkenizin çıkarlarını savunmuyorsunuz. Eğer dış politikayı başka bir ülkenin çıkarları üzerine inşaa edersiniz kendi ülkenizin vatandaşını tehlikeye atarsınız.
Dış politikada sıfır sorun diye başladı bunlar. Hiç bir sorun olmayacaktı. Şimdi İsrail Suriye'yi vuruyor. recep Tayyip Erdoğan, "Aslansın biraz daha vur" diyor. Böyle bir anlayış olabilir mi?. O koltukta Davutoğlu, Başbakanlık koltuğunda da Recep Tayyip Erdoğan oturduğu sürece bu ülkeye huzur gelmeyecektir.
Türkiye'nin en kanlı terör eylemleri bu iktidar döneminde olmuştur. Vatandaşın üstünde baskı var. Türkiye'nin iyi yönetilmediği konusunda kanaat sahibi olan her yurttaşımı bir kez daha düşünmeye davet ediyorum. Yeter ki kimsenin önünde eğilmeyen, halkına hesap veren bir iktidarı getirin. O iktidarın adı CHP'dir.
Ben daha önce burada yaptığım konuşmalarda. Yalancıdan Başbakan olmaz demiştim. Yalan söylemek ağır bir suçtur. Siyasetçinin görevi halka doğruları söylemekten geçer.
Biz kul hakkı yemeyiz. Halka hizmet, hakka hizmettir.
Kaynak : http://www.radarhaber.com/haberler/28/chpdir_402.html