RADARHABER / ERZURUM
Özel Elit Polikliniği Dermatoloji Uzmanı Şerafettin Saraçoğlu, yıpranmış cildin Sonbahar’da yenileneceğini belirtti.
Saraçoğlu, şu bilgilere yer verdi:“Sonbahar geldi. Ağaçların yapraklarının sararıp dökülerek kışa hazırlanması gibi bizlerin de yaz aylarında yıpranan derimizi tazeleyip kış aylarının soğuk ve kuru iklimine hazırlama zamanı geldi çattı. Yaz aylarında dış etkenlerden güneşin derimiz üzerinde yıpratıcı etkileri artar. Bu olumsuz etkiler; Lekelenme, deride kabalaşma, deri kuruluğu, elastikiyet kaybı, kırışıklıklarda artma, deri kanserleri olarak sıralanabilir. Olumsuzlukların en sık görüldüğü alanlar sırasıyla yüzümüz, el sırtı, boyun, dekolte bölgesi ve omuzlardır. Güneşin deri üzerindeki olumsuz etkisi gökkuşağında göremediğimiz mor ötesi ve kızıl ötesi ışınlar vasıtasıyla oluşmaktadır.Mor ötesi ( Ultraviole-UV) ışınlar deride lekelenme, hücrelerde kromozom kırılmaları ile deri kanserini uyarıcı değişikliklere, üst deride kabalaşma, deride kurumaya neden olur.Kızıl ötesi ışınlar ise deri altı destek dokuyu oluşturan elastik lifler ve kollajen dokuda kırılmaya neden olur. Bu durum da deri elastikiyetinde azalma, destek dokuda incelmeye bağlı kırışıklıklarda artış, deride sarkma gibi sorunlardan kızıl ötesi ışınlar sorumludur. Güneş koruyucular veya gün perdeleri deriyi mor ötesi ışınların olumsuz etkilerine karşı korumak amacıyla üretilmiştir. Fakat kızıl ötesi ışınlara karşı koruyucu bir katman oluşturamaz. Yani güneş koruyucu kulandım ve derimi güneşin her türlü zararlı etkilerine karşı korudum diye bir durum söz konusu değildir. Deride güneşin olumsuz etkilerini azaltabilmek için güneş koruyucular mutlaka kullanılmalıdır. Fakat asıl korunma fiziksel olarak kıyafet ile yani koruyucu kıyafeteler giyerek, şapka takarak, şemsiye kullanarak veya gölgede kalarak olmalıdır. Bütün bu korunma yöntemlerine harfiyen uymamıza rağmen güneşin derimizde yaptığı olumsuz etkilerden tamamen kurtulamayız. Gün ışığının olumsuz etkisi deri hücrelerinde açığa çıkan reaktif oksijen radikalleri olarak isimlendirilen maddelere bağlıdır ve oksitlenmeye ( paslanma da diyebiliriz) neden olurlar. Oksitlenmeyi engellemek amacıyla anti-oksidan olarak isimlendirilen ürünlerin kullanılması durumunda güneşe bağlı gelişen derideki olumsuz değişimleri engellemek mümkün olur. Anti-oksidan ürünleri; Vitamin-C. Retinol, Ferulik asit, Floretin, Resveratrol, Vitamin-E olarak sıralayabiliriz. Bu ürünlerin saf halleri ile belli bir düzende kullanılması derideki oksitlenmeyi önleyeceği için çok önemlidir. Kış aylarına girmeden derideki olumsuzlukları gidermek için yapılacak enzim peeling, kimyasal peeling, mezoterapi ve lazer uygulamalarından yararlanılır. Bu yöntemler ile deri daha parlak, lekesiz ve pürüzsüz hale getirilmeye çalışılır. Bu tür klinik uygulamalara ek olarak günlük bakım ürünlerinde anti-oksidan ürünler ve deri tipine uygun nemlendirici ve onarıcı ürünler tercih edilmelidir. Kullanılacak anti-oksidan ürünlerin doğal halinde yani derimizin kolaylıkla kabul edebileceği formda ve yüksek yoğunlukta olanları tercih edilmelidir.”
Kaynak : http://www.radarhaber.com/haberler/29/yipranmis-cildinizi-sonbaharda-yenileyin_6816.html